Giriş Yap
Üye Ol
Aramaya başlamak için en az 2 karakter yazmalısınız
Paul Cezanne, “Modern Sanatın Babası” da olarak anılan Fransız ressamdır. 18 Ocak 1839 – 22 Ekim 1906 tarihlerinde yaşayan ressamın modern sanatın babası olarak anılmasındaki en temel etken modern sanatın gelişiminde aktif rol oynamasıdır. Paul Cezanne büyük oranda post-empresyonist olarak anılıyor olsa da o, kübizm ve empresyonizm arasında kurduğu anlamsal bağlantıyla tanınır. Modern sanatta birçok ressamı etkileyen sanatçı, Fransız yazar Emile Zola’nın yakın arkadaşıdır. Paul Cezanne hayatı, ünlü ve klasik İtalyan resim sanatçılarının resimlerini taklit ederek başlamıştır. Büyük oranda; portre, natürmort; zaman zaman da manzara tabloları çizmiştir.
Paul Cezanne hayatı, iniş ve çıkışlarla doludur. Özellikle resim tekniklerine ve sanat akımlarına duyduğu ilgi, yaşamının her döneminde farklı niteliklerde olmuştur. Bununla birlikte yaşamının büyük bir bölümünü sanat çevrelerinde geçirmiş ve 19. yüzyılın birçok yetenekli ve ünlü sanatçısıyla arkadaşlık ilişkisi kurmuştur. Bunlardan biri olan ünlü Fransız ressam Pisarro’nun hayatına önemli etkilerde bulunmuştur.
Ressamın resim sanatına olan bakış açısı, resimle ilgilendiği ilk dönemlerde manzara figürlerinin resmedilmesi üzerineydi. Daha sonra özellikle 1860’lı yılların ortasında daha sonra yakın dostu olacak Pisarro ile tanışması onun fırçalarına da yansıdı. Olgunluk döneminde mimari bir resim tarzını benimseyen Paul Cezanne, dünyayı algılamakla kalmayıp onu basit biçimde ifade etmeyi amaçlamıştır.
Sanatçı, 19 Ocak 1839'da Fransa'da Aix-en-Provence'de (Aix olarak da bilinir) doğmuştur. Babası Philippe Auguste, sanatçının yaşamı boyunca zenginleşen, çağdaşlarının çoğunda bulunmayan ve sonunda büyük bir mirasla sonuçlanan finansal güvence sağlayan bir bankacılık firmasının kurucu ortağıydı.
1852'de sanatçı, Emile Zola ile tanıştığı ve arkadaş olduğu Collège Bourbon'a okulunu kazanmıştır. Bu arkadaşlık her iki erkek için de belirleyici bir özelliğe sahiptir. Genç romantizmle, Paris'in gelişen sanat endüstrisinde başarılı kariyerleri hayal eden iki sanatçı birbirlerine olan sevgileri ile sanatlarına yön vermiştir
Babasının avukat olmasını istediği Cezanne, ilk olarak hukuk eğitimi almaya başlamıştır. Sanata, edebiyata, şiirlere ve hepsinden daha çok resim yapmaya olan ilgisi onu Paris’e kadar taşıdı. Hukuk eğitimi aldığı sırada bir yandan da resim dersleri almaya başlamıştı. Babasının tüm ısrarcı taleplerine rağmen ressam, Paris’e giderek resimdeki yeteneklerini geliştirmeye odaklandı.
Fransa’nın ve dünyanın en önemli müzelerinden biri olarak kabul edilen Louvre Müzesi’nde çalışan sanatçı daha sonra İsviçre Akademisi’nin yolunun tutmuştur. En yakın dostu ve resim sanatındaki yol arkadaşı olan Pisarro’yla da burada tanıştı. Paris’te çalıştığı dönemde birçok resim eser oluştururken Paris Salon Jürisi, onun eserlerini sergilemeyi bir türlü kabul etmedi.
1864-1869 yılları boyunca eserlerini Paris Salon Jürisi’ne kabul ettiremeyen sanatçı, her şeye rağmen resimdeki yeteneklerini geliştirmeye kararlıydı. 1882 yılına kadar resim göndermeye devam etti. Tüm bu olumsuzluklara karşı Paul Cezanne hayatı için dönüm noktası olan tarih 1862 yılı olmuştu.
Sanatçının reddedilen tabloları, Reddedilenler Salonu adlı galeride sergilendi. Bu galeri, Paris Salon Jürisi tarafından kabul edilmeyen eserlerin sergilendiği bir alandı. Sanatçılık yaşamının son döneminde ise lirik eserler verdi. Daha coşkulu ve canlı bu eserler, özellikle kübistler, fovlar ve soyut sanatçılar arasında önemli düzeyde ilgi gördü.
Paul Cezanne eserleri, geniş bir perspektifi bünyesinde barındırır. Onun yaşamının her dönemi, farklı sanatsal bakış açılarının etkisinde şekillenmiştir. Tüm bu etkiler eserlerine yansımakla kalmamış, aynı zamanda türünün en iyi örnekleri arasına girmiştir. Kendisinden sonra gelecek birçok ressamı etkilediği gibi aynı dönemde yaşadığı sanatçıları da etkisi altına almıştır.
Eserleri büyük oranda üç farklı dönemde incelenebilir. İlk dönem, onun henüz resim sanatıyla tanıştığı ilk yıllara gençlik dönemine uzanır. Bu dönemde manzara resimlerine daha fazla odaklanmıştı. İkinci dönem ise İsviçre Akademisi’ne yolculuğunun ardından empresyonistlerle tanışmasıyla ortaya koyduğu eserleri içerir. Bu eserler, hafif fırça tekniğinden izler taşır.
Gençlik döneminde, tablolarında kullandığı teknik olan kalın renk katmanları tekniğinden bu dönemde vazgeçmiştir. Olgunluk dönemi Paul Cezanne eserleri, açık tonlu renklerin yaygın olarak kullanımından oluşur. Bu onun artık empresyonist bir resim perspektifine sahip olduğunun ilk göstergesidir. Sanatçının vefatına kadar uzanan ustalık dönemi ise daha çok kübizm etkisindedir. Bu dönemde verdiği eserler, genç kübist ressamlara ilham olmanın dışında, sanatının zirvesini yaşadığını da gösterir nitelikteydi. Sanatında doruk noktasında olan Paul Cezanne bu dönemde günümüzde de yüksek düzeyde ilgi gören; “Dallar”, “Kayalar”, “Kara Şato”, “Les Granades Baigneuses – Yıkanan Kadınlar” gibi eserlerini meydana getirmiştir.
Paul Cezanne'ın 1860'lardan kalma resimleri tuhaftır ve sanatçının olgun ve daha önemli üslubuyla çok az benzerlik taşır. Konu derin düşünme ve melankoliktir ve fantezileri, rüyaları, dini imgeleri ve dehşetle genel bir meşguliyeti içerir. "Mavi Şapkalı Adam" (aynı zamanda "Dominique Amca" olarak da anılır) için, pigmentleri bir palet bıçağıyla uygulayarak her yerde impasto ile yoğun bir yüzey oluşturmuştur. Aynı nitelikler, sanatçının hem bir morgdaki olayları tasvir eden hem de İncil'deki Meryem Ana'nın bir temsili olan bir pieta gibi görünen benzersiz "Bir Ceset Yıkanması" (1867-1869) 'nı karakterize eder.
1860'lardaki üslubunun büyüleyici bir yanı, çalışmalarındaki enerji duygusudur. Bu erken dönem çalışmaları, sanatçının sonraki ifadelerine kıyasla el yordamıyla ve belirsiz görünse de yine de derin bir duygu derinliği ortaya koymaktadır. Her resim, sınırlarının ve yüzeyinin ötesinde patlamaya hazır görünmektedir. Sanatçının bazı önemli eserleri aşağıdaki gibidir.
Ressamın en dikkat çeken tablosu olgunluk döneminde yarattığı “Yıkanan Kadınlar” eseridir. Aynı dönemde Picasso’nun yaptığı “Avignonlu Genç Kızlar” tablosuyla son derece benzerlikler içeren bu ünlü tablo onun; yeteneklerinin, sanatsal perspektifinin ve sanatındaki olgunluğunun açık göstergesidir.
Paul Cezanne en ünlü tabloları günümüzde; “Metropolitan Museum of Art”, “Musee d’Orsay”, “Museum of Modern Art”, “National Gallery of Art” “Art Institute of Chicago” gibi dünyaca ünlü sergi galeri ve müzelerde sergilenmektedir. Ayrıca Cezanne’nin en ünlü tablolarından bazıları, yüksek satış rakamlarıyla da dikkat çekti. 10 Mayıs 1899 tarihinde “Rideau, Cruchon et Compotier” (Perde, Sürahi ve Meyve Tabağı) adlı eseri 6.5 milyon dolara; bu tarihten 12 yıl sonra 2011 yılında; “The Card Player” (Kart Oynayanlar), 300 milyon dolara alıcı buldu.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Cezanne Sainte Victorie Dağı Tablosu, 19. yüzyılın son döneminin en önemli tabloları arasındadır. Hatta birçoklarına göre bu eser, dönemin en iyisidir. Sanatçının olgunluk döneminin habercisi olan bu eser, sıradan bir dağın yağlı boyayla kusursuz biçimde tasviriyle oluşmuştur. Tabloyu bu denli değerli kılan şey ise oldukça basit öğeler içermesine karşın ustalıkla ortaya çıkarılmış eşsiz bir tasvire ev sahipliği yapıyor olmasıdır.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
“Yıkananlar” tablosu ünlü ressamının başyapıtlar arasında yer alan eserlerindendir. Sanatçının en ünlü tablolar arasında yer alan bu eser, yıkanan kadınların tasvirinden oluşur. Cezanne, yıkanan insan tasvirine birçok tablosunda yer vermiştir ve bu tablo, içlerinde en kusursuz olanıdır. Tablonun bir diğer özelliği de yıkanan insanlar tasvirinin yer aldığı diğer tüm eserlerden boyut bakımından da en büyük olmasıdır.
Yukarıdaki görsellere tıklayarak ürünlerimize ulaşabilirsiniz.
Kağıt Oynayanlar Tablosu, Paul Cezanne eserleri arasında birden fazla kez tematik olarak kullanılan imgelerden biridir. Sanatçının birçok eserinde yer verdiği kağıt oynayanlar figürü, günümüzde iki büyük eserle anılır. Ressam bu resimlerden ilkini; 1890-1892 yılları arasında yapmıştır. Aynı figürlerden oluşan ikinci tablo ise 1890 ve 1895 yılları arasında 5 senelik dönemde oluşturulmuştur.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Elmalı Natürmort tablosu, Paul Cezanne eserleri arasında natürmort detaylarının yer aldığı en önemli tablodur. Sanatçı, resimlerinde elma detayına yer verme konusunda son derece cömerttir. Birçok eserinde elma tasvirini tercih etmişken bunlar arasında en ünlü olanı “Perde, Sürahi ve Meyve Kasesi” olarak Türkçeye tercüme edilen “Rideau, Cruchon et Compotier” adlı eseridir.
Kanvas Tablolar
Mdf Tablolar
Cam Tablolar
Ahşap Puzzle
